8 Kasım 2018 Perşembe

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BİR KÜLTÜR: BİRA


Mezopotamya halkı tarafından arpa ekmeği yapılırken tesadüfen keşfedilen bira bugün bir kültürü oluşturmaktadır.

Bira, her ülkede farklı bir kültüre sahip bir alkoldür ve kutlamaların, eğlencelerin ve özel anların ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesiyle birlikte başlayan alkol üretiminin tarihi 8 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Bira üretilen ilk içkidir ve Mezopotamya’da doğuşunun en önemli sebebi de arpanın tarım üretimindeki büyük payıdır.
Biranın doğduğu yıllarda arpanın önemi büyüktür. Paranın var olmadığı tarihlerde ticarette para yerine kullanılır, parayla eş değer olması da onu, o dönemlerde altın değerinde bir hale getirir. İlk başlarda içkiden ziyade gıda maddesi olarak kullanılır. İnsanoğlu arpayı, yenilebilir bir hale getirmek için çok uğraşır; önce öğütüp ufalar sonra da bulamaç haline getirir. Güneşin altında fazla kalan bu bulamaç, havadaki mikroskobik mantar sporları ile birlikte mayalanır. Bulamacın suyu az olunca hamur, fazla olunca da bira oluşur.
Mısırlılarda arpadan yapılan bira, kutsal bir içecek sayılır, tanrı ve tanrıçalara sunulurdu. Aynı zamanda para yerine de geçerdi. Babillilerde de buğday, siyah ve beyaz arpa ile bal kullanarak 20 çeşit bira yapılmıştır. Hammurabi kanunlarında ve Gılgamış destanında da bira ile ilgili maddeler yer almaktadır. Sümerlilerde ise bira, ekmek kadar önemli bir besin sayılırdı. Aşçılar ve bira yapanlar askerlikten muaf tutulurdu.
Avrupa’da birayı ilk üretenler M.Ö 1.yy’da İngilizler’in atası Keltlerdir. O dönemlerde İngilizler ’de bira içmek kutsal sayılırdı. Orta Avrupa’da 19.yy’da bira sadece manastırlarda üretilir aynı zamanda da ticareti yapılırdı. Bugün hala Belçika, Hollanda ve Almanya’da bira üreten manastırlar bulunmaktadır. 19.yy’da James Watt’ın buhar makinesini icat etmesi ve Carl Von Linde’nin yapay serinliği bulması da bira tarihinde bir çığır açmıştır. Bu sayede bira dünyanın en çok üretilen içecekleri arasında yer alır.
Zamanla bira, su ve çaydan sonra en çok tüketilen içeceklerin başında gelir ve bu kadar uzun geçmişe rağmen popülaritesinden  hiçbir şey kaybetmeden bugüne kadar gelir. Aziz Wilhelm’in bira için verdiği olumlu fetvalar  ve 1900’lü yıllarda biracılık için basılan kartlardaki ‘Düşün, Mayala, Tanrı Yardım Eder’ yazısı biranın Avrupa toplum yaşamındaki değerini gözler önüne serer.


                                                                                                                            (Ntv) 
                                                    
                         (sözcü gzt.)                             
(Bira fabrikası açmak için sunulan arz tezkeresi 1894)

Osmanlı’nın Birayla Tanışması

Osmanlı’da bira ‘Arpa suyu’ olarak bilinirdi ve Bira, Viyana ve Münih, Belgrat’tan ithal edilirdi. Batılılaşma hedefi ‘Tanzimat Fermanı’ ile Osmanlıya girmiştir. Hans Bart ‘ Doğuda Bira Üzerine İncelemeler’ adlı kitabıyla Württemberg Prokkop isimli bir kişinin katır sırtında bira sattığı yazılıdır. İzmir’de ilk birahaneyi de açan o olur ve sonra bira İzmir’den İstanbul’a gelir. Osmanlı İmparatorluğu’nda biraya ait ilk mevzuat 1847’de konulur. Mevzuatın genellikle uygulamayı izlediği gerçeğine dayanarak arpa suyu veya biranın 1847 öncesi bilindiği, tüketildiği ve üretildiği söylenebilmektedir. Onu takip eden yıllarda ise birahaneler açılmaya başlar. Osmanlı’da bira üretimi 1896 yılında 12 bine(12 milyon litre) ulaşır. Bu oran zamanla hızlı bir şekilde artar ve 1919-1914 yılları arası 99 milyon litreye ulaşır. Türkiye Cumhuriyetinde bu rakama ancak 1940’lı yıllarda ulaşılmıştır.

Günümüzde biraya olan ilgi, dünya ekonomisinde önemli bir endüstriyi meydana getirmiş ve çok büyük markaların kurulmasına olanak sağlamıştır. Bunlardan bazıları, ABD’nin Miller’ı, Hollanda’nın Heineken’i, Danimarka’nın Tuborg’u, İrlanda’nın Guiness’i, Almanya’nın Beck’si ve Türkiye’nin Efes Pilsen’idir. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.