19 Aralık 2018 Çarşamba

BOZA


Geleneksel Türk içeceği olan Boza, hem soğuk kış gecelerimizi ısıtıyor hem de soğuğa karşı bizi koruyor.

Fermantasyon çok eski yıllardan beri uygulanan bir gıda üretim ve koruma yöntemidir ve ilk olarak 6 bin yıl öncesi, bereketli Hilal Bölgesi olarak adlandırılan Mezopotamya ve doğu Akdeniz’de tesadüfen keşfedilmiştir.

Fermente yiyecek ve içecekler bakteri, maya ve mantarlar gibi mikroorganizma aracılığı ile üretilir. Başlıca fermente içecekler Boza, Kefir, Bira ve Kımız’dır. Boza ilk olarak Orta Asya Türkleri tarafından 9 bin yıl önce yapılmaya balanmış en eski Türk içeceği olarak bilinir. Dünya coğrafyasında Türklerin yoğun olarak yaşadığı Anadolu, Balkan ülkeleri, Kırım, Kafkasya, Türkmenistan ve bazı Arap ülkelerinde 11.yy’dan beri hazırlanmakta ve tüketilmektedir.

(iyifikir)
Mısır ve Kuzey Afrika sahillerinden tüccar gemileri ile Batıya, Hazar Denizi’nden de Kafkas ve Çin’e kadar ulaşır. Boza nemli bir ortamda diyastas enzimlerinin şekerlenme süreci ile ortaya çıkar. Havadaki yabanı maya ile birleşince de fermantasyon süreci hızlanır. Aslında baktığımız zaman bu süreç birebir alkol üretim sürecidir. Bozadaki alkol oranı sirke ve keyif gibi ürünlerden fazla değildir.

Bozanın dünyaya yayılması ilk olarak Türk göçleri ile gerçekleşti.  Bozanın hammaddesi darı, buğday, mısır, pirinç ve arpadır. Tarihsel süreçte kullanım alanı genişleyen boza Selçuklular zamanında da sevilerek içilmiş, bu dönemde darı veya arpadan imal edilen bozaya ‘Bekni’ adı verildi ve olup olgunlaşması içinde testilerde muhafaza edildi.

 (beyaztarih)
Boza en parlak dönemini Osmanlı zamanında yaşadı ve en büyük zanaatlarından biri haline geldi.
18 yy’a gelindiğinde alkol içerdiğinden yasaklanmış ve üretimde düşüş yaşanmıştır. Geçmişte boza bu anlamda insanoğlunun sudan sonra en çok tükettiği içecek oldu. İnsanoğlunun tarım safhasına geçmesi binlerce yıllık bir süreç olduğundan boza ve türevleri bu zamanla birlikte ilerlemiştir.



Vefa Bozacısı

Ülkemizde boza üretimi ve satışı konusunda akla ilk gelen Balkan kökenli Vefa Bozacısıdır. Vefa bozacısını kuran, Prizren kentinden 1870 yılında İstanbul’a göç eden Hacı Sadık Bey’dir. Prizren’de de bozacılık mesleğini icra eden Hacı Sadık Bey, İstanbul’da da mesleğini seyyar olarak devam ettirdi. Sadık Bey’in bozasının çevrede çok tutulması ile kardeşi Hacı İbrahim Bey’de İstanbul’a geldi ve iki kardeş, Vefa semtinde bir dükkan satın alarak tarihi Vefa Bozacısını açmışlardır.




  Mustafa Kemal Atatürk'ün Boza Bardağı 


Hacı Sadık Bey ve Hacı İbrahim Bey ortaklıklarını, Hacı Sadık Bey’in 1930 yılında ölümüne kadar sürdürdü. Hacı İbrahim Bey’in 1944 yılında ölümünden sonra da şirketin yönetimi  iki kardeşin çocukları tarafından sürdürüldü. Şirketin günümüzdeki yönetim kurulu başkanı Hacı Sadık Bey’in torunu Sadık Vefa’dır.



Bozanın Faydaları Nelerdir?
Boza, demir, fosfor, niyasin, sodyum, A, B1, B2 ve E vitaminleri yönünden oldukça zengindir.
İçerisindeki vitaminler nedeni ile daha çok sporcular tarafından tercih edilen boza, enerji veren bir içecek türüdür. Anne sütü arttırıcı özelliği ile bilinen boza grip, nezle ve soğuk algınlığı gibi hastalıkların ardından vücudun kendisini toparlamasına yardımcı olur ve vücut direncini arttırır. İçerisindeki maya sayesinde midedeki yanmaları giderir, hazmı kolaylaştırır. İçerdiği B vitamini zihinsel aktiviteleri destekler, zihni açar ve zihin yorgunluğunu giderir. Soğuk havaların neden olduğu boğaz enfeksiyonları ile öksürüğün tedavi edilmesine yardımcı olur. Son yıllarda yapılan araştırmalar neticesinde kanserojen maddelerin vücutta oluşumunu engelleme üzerinde de olumlu etkileri olduğu görülmüştür. Yağ oranı ise neredeyse sıfıra yakındır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.