20 Aralık 2018 Perşembe

ÇÖLDE AÇAN BİR ÇİÇEK: WARİS DİRİE



(desertflowerfoundatin)

Yoksulluğa ve toplumdaki kadın erkek ayrımına karşı verilen kahramanca savaşın öyküsü; Çöl Çiçeği.
Waris Dirie, 1965 yılında çölde göçebe bir yaşam süren ve kızların sünnet edilmesi gibi geleneklerin hala uygulanmakta olduğu, okuma yazma bilmeyen Somalili bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Dirie, 6 yaşında ailesinin keçilerine bakmak için çobanlık yaptı. Evlendirilmek üzere satılacağını anlayınca da 13 yaşındayken çöldeki ailesini terk ederek kaçtı ve önce Afrika’daki akrabalarına, oradan da Londra’ya ve sonrada ünlü bir model olacağı Amerika’ya götüren gitti. Böylelikle ilginç bir yaşam yolcuğuna başlamış oldu.


Waris Dirie’nin çarpıcı yaşam öyküsünü anlatan bu kitap, on bir ülkede aynı anda yayınlandı ve ‘Çöl Çiçeği’ ismiyle beyazperdeye uyarlandı.
Göçebe bir kültürde kadınların sünneti kaçınılmaz. Dirie’de yaşadıklarına başka çıkış yolu olmadığı için dayandı. Ancak 13 yaşındayken babasının onu çok yaşlı biriyle evlendirmeye kalkınca kaçmaktan başka çaresi kalmadı. Çölde günlerce yürüdü, insanlar ve hayvanlardan kaynaklanan birçok tehlikeyi geride bırakmayı başarıp Mogadişhu’daki akrabalarına ulaştı.

Büyükannesi, Dirie’yi Somali Büyükelçiliği’nde hizmetçilik etmesi için Londra’ya gönderdi. Somali Büyükelçiliği’nde tam dört yıl haftanın yedi günü bulaşık yıkayan ve temizlik yapan Dirie, televizyon izleyerek kendi kendine İngilizceyi öğrendi ve okuma yazmayı söktü. Büyükelçi geri çağırılınca Somali’ye dönmek zorunda kalacağı korkusuyla tekrar kaçtı. Büyükelçilikten kaçtığında ise henüz 18 yaşındaydı. Sonradan bir lokantaya temizlik işçisi olarak girdi ve orada ünlü bir fotoğrafçı tarafından keşfedildi. Sözleşme imzaladığı modellik ajansının yöneticisi onun kendini geliştirmesinde yardımvı oldu ve Süper Top Model olmasını sağladı.

(sinemalar)

Dirie’nin İngilizce bilgisinin yetersizliği filmde de görüldüğü gibi çoğu zaman traji-komik durumlar yol açar.
Örneğin; ‘Neden model olmak istiyorsunuz? Sorusuna, Dirie, ‘hizmetçilikten çok daha iyi de ondan’ diye yanıt verir.  ‘Yürümeyi biliyor musunuz ? diye sorulduğunda da ( podyumda yürümek kastediliyor) Dirie, ‘Elbette biliyorum, ben çölü geçip taa Mogadishu’ya kadar yürüdüm.’ Diye yanıt verir.
Mogadis’hu dan Londra’ya giden Dirie, beyaz insanları ve alafranga tuvaleti ilk kez burada gördü.
Kadınların genel olarak kendi ayakları üzerinde duran özgür bireyler olma çabası karşısında karşılaştıkları sorunlar, yokluklar ülkesi olan Afrika’nın çöllerinde yaşandığında, çok daha çarpıcı ve öğretici deneyim haline geliyor. Waris Dirie, bu sorunlarla nasıl baş ettiğini anlatarak, ister Afrika’da olsun, ister gelişmiş ülkelerde, benzer sorunlarla karşılaşan tüm kadınlara ışık tutuyor.
Gündüzleri Naomi Campbell gibi ünlülerle çalışan Waris Dirie, aynı zamanda Birleşmiş Milletler2in bir insan hakları elçisi olarak görev yapmaktadır. 1997’de modellik yaşamının zirvesinde Dirie kendi deneyimini anlatarak kız çocuklarının sünnetinden açıkça söz eden ilk ünlü olur. Önce bir gazeteciyle, ardından da Birleşmiş Milletler’ de konuşur. Sonra da kendisini bu davaya adamak amacıyla mesleğinin zirvesinde modelliği bırakır.

Dirie’nin öyküsü aynı zamanda, yılmadan çalışıldığında, insanın her istediğini elde edebileceğini de gözler önüne seriyor.  Herkese dirençli ve çalışkan olma konusunda bir ders veriyor.


Film Link:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.