9 Aralık 2018 Pazar

DEVRİMİN KIZI: FRİDA KAHLO

  (pixels)

Frida Kahlo: Ben uçmak isteyip de uçamayan bir kuş gibiydim.
Resim denildiğinde akla ilk olarak kafasında koca güllerle, bezeli figürleriyle, ‘Bir ressam olarak doğdum’ diyecek kadar kim olduğunun farkında ve ‘Bir fahişe olarak doğdum’ diyecek kadar da cesur, hayatı mücadeleyle geçmiş bir kadın, Frida Kahlo gelir. Hayatını büyük bir duygusallık içerisinde yaşamış, 20.yy’ın popüler kültür ikonu haline gelmiş Meksikalı bir ressam. Zamanını aşan öğretiler ve tartışmalı cazipliklerle dolu hayatı; bir sevgi, mücadele ve umut hikayesi olarak kabul edilen sınırlar ötesinde baka bir hayatın mümkün olduğunu dünyaya göstermiştir.
6 Temmuz 1907’de Meksika’nın güneyindeki Coyocan’da Macar Yahudisi fotoğrafçı Wilhelm Kahlo ile Kızılderili asıllı Matilde Calderon Gonzales’in 4 kızından üçüncüsü olarak dünyaya gelmiştir. Ancak Frida doğum gününü Meksika’nın devrim tarihi 7 Temmuz 1910 olarak kabul eder. Kurallara aykırı, tabuları yıkan, kendini içinden geldiği gibi resmeden, erkek hakimiyetini reddedip, kendi kendine yeten bir kadın imajı yaratmaya çalışarak maçoluğun muazzam baskısı altında ezildiği bir çağda feminizmi savunmayı başarmış bir kadın ressam.

Altı yaşındayken geçirdiği çocuk felci sonucu bir bacağı engelli kaldığı için kendisine ‘Tahta Bacak Frida’ denildi. Bu engeliyle baş etmesini bilen Frida, genç kızlık çağında, dönemin en ,iyi eğitimini veren Ulusal Hazırlık Okulu’nda okudu. Bu okul onu sanat, edebiyat, felsefe gibi alanlara yönlendirdi. İleride Meksika düşün yaşamının önemli isimleri olarak anılacak Alejendro Gomez Arias, Jose Gomez Robleda, Alfonso Villa ile okul arkadaşı oldu. Okulda anarşist bir edebiyat grubuna dahil oldu ve güçlü bir kişilik oluşturmaya başladı. 18 yaşında geçirdiği bir tramvay kazası bütün hayatının değişmesine neden oldu.

 (fridakahlo)
                    without hope                     
17 Eylül 1925’te okuldan dönerken bindiği tramvayın kaza yapması sonucu çok kişinin öldüğü kazada Frida ağır yaralandı. Tramvayın demir çubuklarından birisi sol kalçasından grip leğen kemiğinden çıktı. Kazadan sonra tün hayatı korseler, hastaneler ve doktorlar arasında geçti. Omurgası ve sağ bacağında dinmek bilmeyen bir acıyla yaşadı. 32 kez ameliyat oldu ve çocuk felci nedeniyle sakat olan sağ bacağı 1954’te kesildi.

Kazadan bir ay sonra hastaneden çıkan Frida, ailesinin teşviki ile sıkıntı ve acıdan kaçmak için resim yapmaya başladı. Yatağının tavanındaki aynaya bakarak oto-portreler yaptı. İlk otoportresi  ‘Kadife Elbiseli otoportredir ’dir. (1926)

 (pinterest)
1927 yılı sonunda yürümeye başlayan Frida, bu dönemde sanat ve politika ile yakınlaşmaya başladı. Kübalı önder Julio Antonio Mella ve fotoğraf sanatçısı Tina Modotti ile tanışıp yakın arkadaş oldu. Onlarla birlikte, dönemin sanatçılarının davetlerine, sosyalistlerin tartışmalarına katılmaya başladı. Frida, 1929’da Meksika Komünist Partisi’ne üye oldu.
(pinterest)
Resim çizmeye devam eden Frida , aynı dönemde arkadaşı Tina Modotti aracılığıyla Meksikalı Michelangelo olarak anılan ünlü ressam Diego Rivera ile tanıştı ve ona resimlerini gösterdi. Aralarında romantik bir ilişki doğan iki ressam, 21 Ağustos 1929’da evlendi. Frida, Rivera’nın üçüncü eşi oldu. Evlilikleri, ‘Fil ile Güvercin’in evliliğine benzetildi. Sanatçı ikinci otoportresini evlendiği yıl yaptı. Aynı yıl Rivera’nın Komünist Parti’den ihraç edilmesi üzerine Frida Kahlo da partiden ayrıldı.
(pinterest)
ABD’ye gitti ve 1933’te Rivera aldığı duvar resmi siparişlerini bitirinceye kadar onunla yaşadı. Evliliklerinden iki yıl sonra bir düğün fotoğraflarından yola çıkarak ‘ Frida ve Diego Rivera ‘ (1931) adlı tablosunu yaptı. San Fransisco Kadın Ressamlar Topluluğu yıllık sergisinde sergilenen bu eser, onun bir sergide yer alan ilk tablosu oldu.
Çiftin, fırtınalı bir evlilik yaşamları oldu. Sağlık sorunları nedeniyle bir çocuğunu aldırdı ve iki kere üst üste düşük yaptı. Eşinin sadakatsizlikleri nedeni ile 1939 yılında ondan ayrıldı ama bir sene sonra yeniden evlendiler ve Frida’nın çocukluğunu geçirdiği ‘Mavi eve’ taşındılar.

                 (bilgiyayınevi)                              
Frida ve Diego Rivera       
Frida’nın da evlilikleri sırasında çeitli erkeklerle ilişkileri oldu. Bunlardan birisi de Rus Devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçkiydi. Troçki, Rivera’nın Meksika Cumhurbaşkanından aldığı özel izin ile 1937’de Meksika’ya geldi ve Frida’nın evine yerleşti. Aralarındaki ilişkiyi Troçki’nin eşinin fark etmesi üzerine Frida Troçki’den ayrıldı. Troçki’ye düzenlenen suikastın ardından suikastçı ressam Siqueiros’un arkadaşı olması nedeniyle sorgulandı, bir süre Meksika’dan ayrıdı. O sırada San Fransisco’da bulunan eski ei Rivera’nın yanına gitti ve çift orada yeniden evlendi.


(listelist)

Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yaptı. Yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da sergiler açtı. 1938’de New York’ta açtığı sergi ona büyük ün kazandırdı. 1939’da Paris sergisi ile övgüler topladı. 1943’de ‘La Esmeralda’ adlı yeni sanat okulunda eğitim vermeye başladı. Sağlık durumunun kötüleşmesine rağmen ders vermeyi 10 yıl boyunca sürdürdü. Sağlık koşulları nedeniyle Mexico City’e gidemediğinden derslerini evde vermeye başladı. Öğrencilerine ‘Los Fridos’ (Frida öğrencileri) denildi. 1948’de yeniden Meksika Komünist Partisi’ne üye oldu. 1950’de omurgasındaki sorunlar nedeniyle hastaneye kaldırıldı ve 9 ay hastanede yattı. 1953 yılının Nisan ayında Mexico City’de kişisel bir sergi açtı. Temmuz ayında da sağ bacağı kesildi.

(giadergi)
Yaşasın Yaşam

Frida, 13 Temmuz 1954’te akciğer embolisi teşhisi ile son nefesini verdiğinde arkasında bıraktığı son tablosu, ‘Yaasın Yaan’ isimli nötürmort oldu. Cenazesi, ertesi gün yakıldı. Bugün külleri, Mavi Ev’de muhafaza edilmektedir. Mavi Ev, 1955’te Rivera tarafından devlete bağışlandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.